Kural olarak, aile eğitiminin otoriter tarzı çok sıcak değil. "Ebeveyn-çocuk" iletişiminin baskınlığı ile karakterizedir. İstisnasız tüm kararlar, çocuklarının her zaman ve her zaman uymaları gerektiğine inanan yetişkinler (ebeveynler) tarafından verilir.
Otoriter tarzı özellikleri
- Otoriter eğitim sayesinde, ebeveynler çocuklarına onlara olan sevgiyi pratik olarak göstermezler. Bu nedenle, çoğu zaman, genellikle yavrularından biraz uzaklaştırılmış gibi görünüyor.
- Ebeveynler sürekli olarak emir verir ve ne yapacağını ve nasıl yapılacağını gösterir, ancak herhangi bir uzlaşma için yer yoktur.
- Otoriter üslup biçiminin egemen olduğu bir ailede, itaat, gelenek ve saygıyı takip etme gibi özellikler özellikle takdir edilmektedir.
- Kurallar asla tartışılmaz. Genel olarak yetişkinlerin her durumda haklı olduğuna inanılır, bu yüzden çoğu kez itaatsizlik fiziksel yollarla cezalandırılır.
- Ebeveynler, kendi görüşlerini göz önünde bulundurma gereğini içermeyen, bağımsızlıklarını daima sınırlandırırlar. Aynı zamanda her şeye sürekli sıkı kontrol eşlik ediyor.
- Çocuklar, sürekli olarak emirlere itaat ettikleri için, sonradan inisiyatif olurlar. Aynı zamanda, otoriter ebeveynler çocuklarının yetişmeleri sonucunda onlardan bağımsız bir şekilde bağımsızlık beklerler. Çocuklar, sırayla, tüm eylemleri ebeveynin ihtiyaçlarını karşılamak için azaldığından, oldukça pasiftir.
Otoriter eğitim tarzının dezavantajları
Otoriter aile eğitimi tarzı çocuklar için birçok dezavantaja sahiptir. Yani, ergenlik çağında, çatışmaların sürekli olarak ortaya çıkmasından dolayıdır. Daha aktif olan gençler sadece isyan etmeye başlar ve ebeveyn atamaları yapmak istemezler. Sonuç olarak, çocuklar daha saldırgan olurlar ve genellikle ebeveynin yuvasını tamamen terk ederler.
İstatistikler, bu tür ailelerden gelen erkeklerin şiddete daha eğilimli olduğunu doğrulamaktadır. Genellikle kendileri güvensizdirler, sürekli olarak bastırılırlar ve benlik saygısı oldukça düşüktür. Sonuç olarak, tüm nefret ve öfke başkaları tarafından ihanet edilir.
Bu tür ilişkiler, ebeveynler ve çocuklar arasındaki manevi samimiyetin varlığını tamamen dışlar. Bu tür ailelerde karşılıklı bir bağ yoktur; bu da sonuçta diğerlerine karşı uyanıklığın gelişmesine yol açar.
Bu nedenle, eğitim sürecinde çocuğun hareket özgürlüğünü vermek çok önemlidir. Ancak, bu sadece kendisine bırakılması gerektiği anlamına gelmez.