Bilişsel uyumsuzluk, tutarsızlık ve çelişkili görüşler, inançlar, tutumlar ve dış koşullar ile karakterize olan bireyin durumunu belirler. Teorinin yazarı ve bilişsel uyumsuzluk kavramı L. Festinger'dır. Bu öğretim, kişinin zihinsel rahatlık arzusu üzerine kurulmuştur. Sadece amaçlara ve başarılara ulaşma yolunu takip ederek, hayattan memnuniyet alır. Uyumsuzluk, bireyin sürekli fikirleri ile yeni olgu veya koşullar arasındaki çelişkilerden kaynaklanan içsel bir rahatsızlıktır. Bu duyum, yeni bilgilerin doğruluğunu sağlamak için bilgi sürecini uyarma arzusuna neden olur. Bilişsel uyumsuzluk teorisi Festingera, tek bir kişinin bilişsel sisteminde ortaya çıkan çatışma durumlarını açıklar. Bir insanın zihnindeki ana çelişen görüşler dini, ideolojik, değer, duygusal ve diğer tutarsızlıklardır.
Uyumsuzluk nedenleri
Bu durum aşağıdaki nedenlerle ortaya çıkabilir:
- Mantıksal bir tutarsızlık durumunda;
- Bireyin görüşü kanaat görüşüne dahil edildiğinde;
- yerleşik gelenekler ve gelenekler nedeniyle;
- Geçmiş deneyimler ve yeni bir durum arasındaki bir uyumsuzluk durumunda.
Modern psikoloji, bir bireyde veya bir grup insanda ortaya çıkan iç tutarsızlığın durumunu açıklamak ve incelemek için bilişsel uyumsuzluk durumunu inceler. Belli bir yaşam deneyimini biriktirmiş olan birey buna göre hareket etmelidir.
Bilişsel uyumsuzluğun bir örneği, bir kişinin planlarını değiştiren herhangi bir durum olabilir. Örneğin: bir kişi piknik için şehir dışına çıkmaya karar verdi. Dışarı çıkmadan önce yağmur yağdığını gördü. Adam yağış beklemiyordu, yolculuğunun şartları değişti. Böylece, yağmur bilişsel uyumsuzluğun bir kaynağı haline gelmiştir.
Her bireyin uyumsuzluğu azaltmak ve mümkünse tamamen ortadan kaldırmak istemesi anlaşılabilir. Bu, üç yolla elde edilebilir: davranışsal unsurunuzu değiştirerek, dış faktörlerin bilişsel unsurlarını değiştirerek ya da yaşam deneyiminize yeni bilişsel unsurlar ekleyerek.