Kimlik krizi

“Kriz krizi” terimi, basit bir tanımlamaya kendisini ödünç vermez. Bunu açıklamak için, Eric Erickson tarafından tanımlanan ve bir dizi psikososyal krizi temsil eden Ego'nun gelişiminin sekiz aşamasını hatırlamamız gerekir. Genç yaştaki bir kişinin özelliği olan bu türden bir çatışma, rol tabanlı yayılmaya karşı özdeşliktir ve bu çatışmanın çözümü sürecinde doğrudan bir kimlik krizi ortaya çıkabilir.

Kimlik krizi ve yaş krizi

Kimlik oluşturma, önceki kimliklerin her birinin gelecekteki değişimlerle bağlantılı olarak dönüştürüldüğü özel bir süreçtir. Kimlik, bebeklikten gelişmeye başlar ve ergenlik döneminde, genellikle bir kriz vardır. Demokratik bir toplumda, krizin, yetişkinliğe geçişin bazı zorunlu ritüellerle ilişkili olduğu toplumlarda olduğundan daha büyük bir güçle kendini gösterdiği bilinmektedir.

Çoğu zaman, genç erkekler ve kadınlar, kendi kaderini tayin konusunu en kısa sürede çözmeyi ve böylece bir krizden kaçınmayı amaçlamaktadır. Bununla birlikte, bu, insan potansiyelinin sonuna kadar ortaya çıkmış olmasına yol açmaktadır. Diğerleri bu problemi kendi yollarıyla çözüyor ve krizleri çok uzun süre gerginlikten koruyor. Bazı durumlarda, yaygın kimlik olumsuz bir duruma dönüşür, bunun sonucu olarak bir kişi nihayetinde kamusal olarak karara bağlanmış bir rol ve yasayla çelişen bir rol seçer. Ancak, bunlar sadece tecrit edilmiş vakalardır ve çoğu kişi, Erikson'un kimlik krizi teorisine göre, kendilerinin gelişim için olumlu tezahürlerinden birini seçerler.

Cinsel kimliğin krizi

Kimlik krizi sadece bir yaş fenomeni değildir. Cinsel kimlik, örneğin bir kişi bir kavşakta durduğunda ve kendini gruplardan biri ile özdeşleştirmeye çalışan bir kriz olabilir: heteroseksüel, biseksüel veya eşcinsel. Böyle bir kriz genellikle genç yaşta ortaya çıkar, ancak bazı durumlarda bir yetişkinde mümkündür.

Cinsiyet kimliğinin krizi

Cinsiyet kimliği, bir erkeğin ya da bir dişi tipindeki bir toplumsal role ait bir kişinin kendi kaderini tayin hakkıdır. Önceleri psişik cinsiyetin her zaman fiziksel ile örtüştüğüne inanılıyordu, ama modern hayatta her şey o kadar basit değildi. Örneğin, bir baba çocuklarla oturduğunda ve bir anne para kazandığında, cinsiyet rolleri geleneksel biyolojik rol ile uyuşmaz.